9 Temmuz 2016 Cumartesi

Kanserin Çeşitleri ve Tedavisi

Bir yılda yaklaşık 170 bin kişiye kanser tanısı konulduğunu söylüyor. Kanserin toplumda çok konuşulmasına karşın iyi bilinmediği görüşünde. İyileşme algısı da bu nedenle düşük. “Tıp kanserlerin yüzde 60’ını tedavi edebiliyor. Bunlar çok konuşulmuyor. Ölümcül olanlar konuşulduğu için tüm kanserlerin ölümcül olduğu algısı var. Öncelikle kanser dediğimizde tek bir hastalığı değil, birçok farklı hastalığı anlamalıyız. Her organın kanseri ayrı, her kanserin de dokusal tür açısından farklılıkları var. Her kanserin nedenine yönelik tedavi geliştirmek gerekiyor. Yani tek bir tedaviyle tüm kanser türlerini tedavi etmenin mümkün olmadığını bilmemiz gerekiyor. Bazı kanser türleri erken evrede yakalansa bile ölümcül olabiliyor. Tedavisi bulunan bazı kanser türlerinde de kanser hücreleri mutasyon geçirip ilaçlara direnç kazanıyor. Yaşayan ve değişen bir organizma ile karşı karşıyayız. Sürekli çoğalıyor ve farklılaşıyor. Birçok kanser türünde yeni bulunan tedavilere zamanla direnç geliştiği için bir süre sonra etkisiz hale geçebiliyor.”
Erkeklerde en sık görülen kanserlerin akciğer, prostat kanseri ve mesane kanseridir. “Kadınlarda en sık görülen kanserler ise meme kanseri, tiroid kanseri ve kolorektal kanseridir. Genç bir nüfusa sahip olduğumuz için meme kanseri gelişmiş ülkelerde 60’lı yaşlarda görülürken ülkemizde 50 yaş altında meme kanseri görülme sıklığı dünya ortalamalarının çok üstünde. Zaman içinde kadınlarda sigara içimi arttığı için kadınlarda akciğer kanseri görülme sıklığı artıyor” Türkiye’de genel olarak tüm bölgelerde kadınlarda meme, erkeklerde akciğer kanseri en sık görülen kanser türleri. Prof. Dr. Pınar Saip, Doğu Anadolu Bölgesi’nde mide kanserinin hem erkeklerde, hem de kadınlarda ikinci sıklıkla görüldüğüne dikkat çekerek, “Mide kanseri oluşumunda yiyeceklerin saklama ve tüketim biçimi önemli rol oynuyor. Nitrat ve nitritten zengin gıdalar, tuzlu ve tütsülenmiş gıdalar, helikobakter pylori enfeksiyonu mide kanserinin başlıca nedenleri arasındadır” diye konuştu. Araştırmaların kanser vakalarının üçte ikisinde çevresel faktörlerin etkili olduğunu gösteriyor. “Kanser oluşumuna neden olabilen çevresel faktörler; sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam,tütün ve alkol kullanımı,aşırı güneş ışığı maruziyeti, hava, su ve gıdalar yoluyla alınan karsinojen kimyasal maddeler, kanserojen virüs ve bakteriler (hepatit B, hepatit C, AIDS, human papilloma virüs, helikobakter pylori gibi), radyasyon, benzidin içeren boyalar, asbestos, radon ve hormonlardır.
Büyük radyasyon kazaları ya da nükleer patlamalar dışında çevresel koşullara bağlı kanser yavaş yavaş oluştuğu için kanserojen etkilerini ölçmek kolay değildir.” Modern yaşam kanseri nasıl etkiliyor? Bilimsel çalışmalara göre modern yaşam koşullarının da kanser üzerinde tartışılmaz etkileri var. Çok et tüketen, az hareket eden, spordan uzak kalan toplumlarda meme ve kalın bağırsak kanserine daha fazla rastlanıyor. Prof. Dr. Pınar Saip “Güney Amerika gibi cinsel yaşamın daha serbest olduğu ülkelerde rahim ağzı kanserleri sık görülüyor. Az gelişmiş Afrika ülkelerinde HIV taşıyıcılığı yaygın olduğu için AIDS’e bağlı kanserler daha fazla. Türkiye’de hepatit B taşıyıcılığı yüksek. Bu nedenle hepatit B taşıyıcılığına bağlı hepatosellüler karsinom görülüyor. Hepatosellüer karsinom karaciğerin kendi dokusundan kaynaklanan bir kanser türüdür” dedi. Stres kanseri tetikliyor Sürekli gündemde olan stres faktörünün artık kanseri tetiklediği konusunda genel bir görüş hâkim. Fareler üzerinde yapılan araştırmalara göre sürekli strese maruz kalındığında tümör hücreleri gelişebildiğine dikkat çekildi. “Kronik stres kanserleşmeye yol açabiliyor. Kanserli hastalarımızda iflas, yakın kaybı, gibi geçirilmiş ağır travmaların hem hastalığın başlamasına, hem de seyrinin kötüleşmesine etkili olduğunu görüyoruz. Travmaları herkesin bağışıklık sistemi aynı şekilde algılamıyor ve tolere edemiyor. Travma nedeniyle bazı insanların bağışıklık sistemleri hasara uğruyor. Bağışıklık sisteminin hasara uğraması sonucu kanserli hücreler tanınamıyor ve yok edilemiyor. Bu durum kanser hücresinin üreyerek çoğalmasına neden oluyor.” Kanserlerin iyileşme oranları Kanserin tedavisinde cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve hedefe yönelik tedaviler kullanılıyor. Tedaviyle tamamen iyileşenler: "Bazı kanser türleri cerrahi tedavi ve öncesinde veya sonrasında yapılan sistemik tedavilerle veya radyoterapiyle iyileşebilmektedir. Bunlara örnek olarak erken evre meme kanseri, kolorektal kanser, akciğer kanseri, rahim ve mesane kanserlerini vb. verebiliriz. Bazı kanser türleri ise ileri evre bile olsa sistemik tedavilerle iyileşebiliyor. Bunlara örnek olarak bazı lenfoma türlerini, germ hücreli tümörleri verebiliriz." Tedaviyle iyileşmese bile yaşam süresi uzayanlar: "Artık sistemik, özellikle hedefe yönelik tedavilerle ilerlemiş kanser türlerinde bile yaşamı uzun süre uzatarak kanser hastalığını kronik bir hastalık haline getirmek mümkün. Bunlara örnek olarak ileri evre meme kanserini, kolon kanserini, mide-bağırsak sisteminin bağ dokusundan kaynaklanan gastrointestinal stromal tümörleri verebiliriz." Tedaviyle sadece hastalığa bağlı şikayetleri azalanlar: "Birçok kanser türünde gerek radyaterapi gerekse sistemik tedavilerle ömrü uzatmasak bile hastalığa bağlı şikayetleri azaltmak mümkün olmaktadır." "Türkiye’de kanserde erken tanıda gelişmiş ülkelerin gerisinde" Erken tanısı mümkün olan kanserler genellikle yavaş seyirli olan kanserler. Meme, kalın bağırsak, prostat ve rahim ağzı kanseri gibi.Bu kanserleri yılda bir jinekolojik muayene, mamografi, meme ultrasonografi uygulanması, ürolojik muayene ve PSA testi ile erken evrede yakalamanın mümkün olduğunu söyleniyor. Sağlık Bakanlığı'nın kurduğu merkezlerde taramalar yapılıyor, ancak daha çok kişiye ulaşak gerekli.

0 yorum :

Yorum Gönder