30 Aralık 2014 Salı
STREPTOMYCES HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER !
29 Aralık 2014 Pazartesi
SOL ELİNİ KULLANANLAR DAHA MI ZEKİDİR ??
Sol
elini kullananlar hakkında bugüne kadar pek çok şey söylenmiştir. Peki bu
söylentiler ne kadar doğrudur? Bilim dünyasında bu konu hakkındaki
tartışmalarda iki güçlü varsayımdan ilki 'bilişsel kalabalık kuramı'dır.
Çoğumuzunda bildiği
gibi beynin sol yarım küresi dil ve sözel becerilerde baskın iken, sağ yarım
küresi daha çok matematiksel ve uzamsal(mekansal) becerilerde söz sahibidir.Sol
el hareketlerini beynin sağ küresinin, sağ el hareketlerini ise sol kürenin yönettiğini
düşünürsek bilişsel kalabalık kuramı solakların uzamsal ve matematiksel
becerilerinde daha düşük performans göstermelerini öngörüyor. Çünkü bu
yetenekleri kontrol eden sağ yarım küre aynı zamanda sol el hareketlerinin de
yönetildiği merkezdir. Yani etkinliği ikiye bölünmüş oluyor. Oysa sağ elini
kullananların el hareketlerini sol yarım küre yönetiyor ve sağ yarım kürenin
özelleştiği matematiksel yeteneklerde daha başarılı oluyorlar.
İkinci varsayım ise her iki elini kullanabilenlerin matematiksel becerilerinin
daha yüksek olduğunu çünkü matematiğin sol (dilsel) ve sağ
(mekansal) yarım küreler arasındaki etkileşimi gerektirdiğini söylüyor. Her iki
eli kullanabilme becerisinin ise genellikle solaklarda olduğuna dikkat çekerek,
solakların matematiksel becerilerinin daha güçlü olduğunu savunuyor.
Araştırmaların
çoğu ikinci kuramı, yani solakların matematiksel becerilerde daha başarılı
olduklarını desteklemektedir. Ancak yine de konu hakkında ortaya atılan her
bulgu daha fazla araştırmaya gereksinim duyulduğunu vurgulamaya devam ediyor.
ABD'de yapılan
araştırmalara göre ise, solak insanlar el işleri gerektiren mesleklerde
çalışabiliyorlar ve sağ elini kullanan insanlara kıyasla daha az kazanıyolar.
Journal of
Economic Perspectives Fall dergisinde yayımlanan araştırmalarda, solakların
daha çok mavi yakalı işlerde görev aldığı ve dolayısıyla gelirlerinin sağ elini
kullananlara kıyasla daha az oluğu ileri sürülmüştür. Solakların el işlerine
daha yatkın olması, matematik ve okuma alanlarında daha az başarı
göstermelerine bağlandı.
Solakların
hiçbir dezavantajının olmadığını ileri süren ve araştırmalarda yer alan
Goodman, sağlak ve solak insanların beyinlerindeki sinir ağlarının farklı
olabileceğini savundu. Sol elini kullanan bir çok başarılı insan olduğunu
söyleyen Goodman aynı zamanda solaklarda disleksi (yazıyı okuyamama) gibi
hastalıkların daha fazla görüldüğünü ve matematik ile okuma konusunda sağ elini
kullananlara göre daha fazla zorlandığını belirtmiştir.
VOODOO ÖLÜMÜ NEDİR ? BİLİMSEL AÇIKLAMASI VAR MIDIR ?
Voodoo Ölümü Nedir ?
Voodoo ölümü Haiti kültürüne aittir. Voodoo ölümü geçmişinde fizyolojik olarak hiçbir rahatsızlığı olmayan kişinin kendisine büyü yapıldığına inanmasından hemen sonra gerçekleşir. Fakat bu süreç içerisinde söz konusu olan kişi büyünün bozulacağına inandırılırsa ölüm gerçekleşmeyebilir. Bir kişinin tamamen psikolojik nedenlerden dolayı ölmesi doktorları hayrete düşürmektedir. Fakat zihnin fizyolojik işlevler üzerindeki etkileri konuyu aydınlatmakta yol gösterici olabiliyor.
1. Kişilik özelliklerinin ölüm riski üzerine etkileri Voodoo ölümüyle yakın ilişki içerisinde. Psikolojik etmenler, psikosomatik (psikofizyolojik) hastalıkları tetikleyebiliyorlar. Yaygın psikosomatik hastalıkların arasında ise ülser, asma, kronik baş ağrıları, hipertansiyon ve koroner kalp hastalıkları geliyor.
2. Üzerine dikkat yoğunlaştırılan bir diğer konuysa "nevroz, şizofren ya da kişilik bozukluğu"na sahip hastaların sigara içme, dikkatsizce araba kullanma, sağlıksız beslenme ve alkol kullanımı gibi yüksek risk davranışlarını daha sık gösteriyor olmaları. Bizlim insanları, psikiyatri hastalarının zamansız ölüm risklerinin normal nüfusa göre daha yüksek olduğunu belirtiyor.
3. Kişilik tipleriyle koroner kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyse bir diğer nokta. Histeri, nevrotizm ve somatik şikayetler koroner hastalıkların ilk belirtileriyle büyük uyum gösteriyor. Ancak yine de kişilik özelliklerinin birinin yaşam süresini kısaltıp kısaltamayacağına dair net ve kesin bir bulgunun olmadığının altı çiziliyor.
4. Son olaraksa kişinin stresle başa çıkma yöntemlerine değiniliyor. Üç farklı başa çıkma yöntemi sıralanıyor: Sabit, içe gerilim ve dışa gerilim. Gerilimi psikofizyolojik tepkiyle (içegerilim) yansıtan hastalar onu öfke ve şiddetle (dışa gerilim) yansıtan hastalara göre daha yüksek zamansız ölüm riski taşıyor. Bu kişiler, kaygı, iştah kaybı ve uyku düzen bozuklukları gösteriyor.
5. Sosyo-kültürel etmenlerin de ölüm zamanıyla ilişkilendirilebileceğine dair bulgular bulunuyor. Duygusal bir bağla inanç duyulan, örneğin kutsal olduğuna inanılan günler içerisinde ölüm oranları artabiliyor. Bu da bizlere Voodoo ölümünün psikolojik ve sosyal etmenlerden nasıl da etkilenebileceğini gösteriyor.
Sonuç olarak, saydığımız tüm bu faktörler zihnin sağlık ve ölüm zamanı üzerine etkilerini gözler önüne seriyor. Voodoo ölümü ise, her ne kadar tartışmalı bir konu olmayı sürdürse de, bilim insanlarınca çizdiğimiz bu çerçeve içerisinde incelenmeye devam ediliyor.
SARILMAK OTİZM TEŞHİSİNDE KULLANILIR MI ??
CARNEGİE MELON Üniversitesinde yapılan çalışmalar sonucunda otizm bozukluğu olan bireyleri teşhis etmek için yeni bir beyin tarama tekniği bulunmuştur. Bu teknikte araştırmacılar biyolojik bir marker yani işaretleyici keşfetmişlerdir ve bu işaretleyicinin temeli duygu ve düşünce değişikliğinin beynin bazı bölgelerindeki sinir desenlerindeki farklılıklar ve sapmalar meydana getirmesi üzerine kurulmuştur.
Yetişkin bir grup denek fMRI tarayıcıya yatırılarak 16 eylemi hayal etmeleri istenmiştir. Bu eylemler " Sarılmak, sevgi , ikna.. " gibi eylemlerdi. Deney sonucunda otizm bozukluğu olan bireylerde beynin bazı bölgeleri normal insanlara göre daha az aktivite göstermiştir. Araştırmacılar beyindeki desenlere bakarak bir algoritma geliştirmiş ve bu çalışmada 17si otizmli 17si otizmsiz olmak üzere 34 katılımcı yer almıştır. Deneyin sonucunda elde edilen başarı %97lik bir orana sahiptir. Hayal kurması istenen katılımcılardan normal olanlar kurdukları hayallere kendilerini de dahil ederken otizmli katılımcılar kurdukları hayallere kendilerini dahil etmeyerek bir izleyici gibi davranmışlardır. Bu da normal insanların beyinlerinde bazı merkezlerin aktifleşmesini sağlamıştır.
Carnegie Üniverstesi'nden Marcel Just.: " Benzer yaklaşımlar diğer zihinsel hastalıkların tespiti için de kullanılabilir. Bu çalışmayla bazı zihinsel hastalıklara ve psikiyatrik bozuklukları da tespit etmek için pilot bir çalışma başlattık."diyor.
Cambridge Üniversitesi Otizm Araştırma Merkezi Müdürü Simo-Baron Cohen:" Sonuçlar olumlu gibi görünse bile b deneyler daha ok ve daha bağımsız yapılmalıdır. Ortam ve koşulların sonuçlar üzerinde etkili olmasını istemiyoruz. Kendi kendine bildirilen belirtiler birçok kişi için kötü tedavi sonuçlarına yol açabilir. Biz eğer temel mekanik bozuklukları açıklığa kavuşturursak daha iyi tedaviler geliştirebiliriz. Böylelikle doğru insanları da bu tedavi yöntemlerine dahil edebiliriz. Ancak bu tedavinin klinik kullanımı gibi teknikleri için hala yol kapalı.” diyor
Gerçek Bilim
28 Aralık 2014 Pazar
TAŞ ADAM HASTALIĞI NEDİR ?
FOP HASTALIĞI NEDİR ?
FOP HASTALIĞININ NEDENİ NEDİR ?
Dünyada yaklaşık 2.500 kişide görülen bu hastalık, 2. kromozomun q
(uzun) kolunun 23. ve 24. bölgelerindeki genlerdeki bir mutasyondan kaynaklanır
ve böylece vücut tamir mekanizması hasar görür. Mutasyonun yaşandığı gen ise
ACVR1 genidir. Bu hastalığın görüldüğü insanlarda özellikle basınç ve
darbelerde kemikleşme artmaktadır. Bu yüzden bu rahatsızlığa sahip olan
insanlar herhangi bir egzersizi bile yapamazlar çünkü alacakları en küçük bir
darbe bile darbenin alındığı bölgede kemikleşme oluşmasına neden olur.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Saç taramak gibi en basit işlemi
bile yapamayan bu insanlarda çocukluk döneminde dış görünüşte çoğu zaman
herhangi bir farklılık olmamaktadır. Bazı çocukların sadece ayak baş parmağı
önemli bir bulgu olur çünkü baş parmak diğer parmaklara göre biraz daha kısa olup
bu parmak eklem yerlerinden hareket ettirilemez. Hastalığın başladığı yaşlar
genellikle 10 olup kemikleşme fetüste olduğu gibi yukarıdan aşağı doğrudur. Bu
yüzden kemikleşme ilk olarak boyun, sırt ve omuz bölgelerinde başlamaktadır.Genetik
olan bu hastalığa sebep olan mutasyon gametlerde kendiliğinden meydana gelir ve bu hastalığa sahip olan bireylerin genellikle çocukları olmaz.
HASTALIĞIN GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR ?
FOP iki milyon insanda bir görülür.
Bu demektir ki dünyada 2.500 insanda bu hastalık var. Şimdiye kadar sadece 363
kişi kayda geçirilmiştir. Bu 363 kişiden dokuzu Türkiye’de yaşıyor.
FOP HASTALIĞI VE GRİP VİRÜSÜ
Grip sağlıklı inşalar için bile tehlikeli olurken
FOP hastaları için ölümcül boyutta tehlikeli olabilir. Gripte çok görülen komplikasyonlar akciğer
iltihapları, kaslarda ağır derecedeki hasarlar ve böbrek hastalıklarıdır. FOP
hastaları özellikle çocukluk dönemlerinden itibaren göğüs kafeslerinin normal
çalışmasında kısıtlama gözlenir. Bunun nedeni de anormal kemiklerin
oluşmasıdır. Bundan dolayı grip ve diğer bronşiyal enfeksiyonlar FOP hastaların
hayatlarını tehlikeye sokabilir. Yapılan araştırmalara göre FOP hastalarının
grip olduğu dönemde kemik oluşmasının hızlandığı saptanmıştır. Bundan dolayı FOP
hastaları her yıl grip aşısı olması tavsiye edilir. Aşı yapılmasına karar
verildiğinde, enjeksiyon çok ince bir iğneyle deri altına yapılması gerekir.
Enjeksiyon edilen bölgenin etrafı ilk 12 ile 24 saat arası iltihabi önlemek
için soğuk tutulması gerekir.
FOP HASTALIĞIN TEDAVİSİ NEDİR ?
FOP hastalığının belli bir
tedavisi yoktur. Oluşan kemik yapıları ameliyatlarla alınabilir fakat bu işlem
kemikleşmeyi daha da hızlandırır. Tanı detaylı fiziki muayeneyi takiben
tomografi, MR ve sintigrafi gibi tetkiklerle konur.Sadece ağrı, iltihap ve şişkinlik gibi şikayetlere yönelik ilaçlar kullanılmaktadır. Bu hastalığın seyri her hastada farklıdır. Bazı çocuklarda hızla gelişen bu hastalık, bazen de gayet yavaş ilerleyebilir.
Hastalıkta bağ doku ve kaslar etkilenirken dil, kalp, diyafram kası gibi kaslar korunur ve bu bölgelerde kemikleşme gözlenmez.Kemik üretimi zaman içinde çoğaldığı için hastalık kötüye giden bir seyir izler. Hastalar belli bir süre sonra hiçbir şekilde hareket edemezler.
Hastalıkta bağ doku ve kaslar etkilenirken dil, kalp, diyafram kası gibi kaslar korunur ve bu bölgelerde kemikleşme gözlenmez.Kemik üretimi zaman içinde çoğaldığı için hastalık kötüye giden bir seyir izler. Hastalar belli bir süre sonra hiçbir şekilde hareket edemezler.