This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

30 Aralık 2014 Salı

STREPTOMYCES HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER !


Streptomyces oldukça büyük bir genustur ve yaklaşık olarak 500 türü vardır. Toprakta çok fazla bulunurlar ve bir çok alanda kullanılırlar. Sporla  çoğalırlar. Bu grubu diğer bakterilerden ayıran tek kimyasal özellikleri hücre duvarındaki murein tabakasının(peptidogikan) diaminopimelik asit (DAPA) içermesidir. Streptomycesler zorunlu aerobturlar ve organik büyüme faktörlerine ihtiyaç duymazlar. Çoğu doğal maddenin yanında kauçuğu da parçalarlar ve çoğu türü proteolitik enzim sentezler. Ayrıca pektin, lignin, kitin, keratin, lateks ve aromatik bileşikleri de parçalarlar. Genellikle nötr ya da bazik topraklarda bulunurlar fakat asidik topraklarda bulunmazlar. Islak toprağın karakteristik kokusunun nedeni streptomyces'lerdir. Bu organizmalarca üretilen organik ve uçucu madde olan GEOSMİN bu kokunun nedenidir. Yani aslında kokan toprak değil bakterinin ürettiği bu maddedir. Streptomycesler aynı zamanda ürettikleri streptomisin, tetrasiklin, eritromisin ve aktinomisin antibiyotikler yüzünden uzun yıllar ekonomik bir değere sahip olmuşlardır.  Bu antibiyotikler organizmaların taşıdığı lineer plazmidler tarafından üretilmektedir.

29 Aralık 2014 Pazartesi

SOL ELİNİ KULLANANLAR DAHA MI ZEKİDİR ??

  
      Sol elini kullananlar hakkında bugüne kadar pek çok şey söylenmiştir.  Peki bu söylentiler ne kadar doğrudur? Bilim dünyasında bu konu hakkındaki tartışmalarda iki güçlü varsayımdan ilki 'bilişsel kalabalık kuramı'dır.     
       Çoğumuzunda bildiği gibi beynin sol yarım küresi dil ve sözel becerilerde baskın iken, sağ yarım küresi daha çok matematiksel ve uzamsal(mekansal) becerilerde söz sahibidir.Sol el hareketlerini beynin sağ küresinin, sağ el hareketlerini ise sol kürenin yönettiğini düşünürsek bilişsel kalabalık kuramı solakların uzamsal ve matematiksel becerilerinde daha düşük performans göstermelerini öngörüyor. Çünkü bu yetenekleri kontrol eden sağ yarım küre aynı zamanda sol el hareketlerinin de yönetildiği merkezdir. Yani etkinliği ikiye bölünmüş oluyor. Oysa sağ elini kullananların el hareketlerini sol yarım küre yönetiyor ve sağ yarım kürenin özelleştiği matematiksel yeteneklerde daha başarılı oluyorlar.
İkinci varsayım ise her iki elini kullanabilenlerin matematiksel becerilerinin daha yüksek olduğunu çünkü matematiğin sol (dilsel) ve sağ (mekansal) yarım küreler arasındaki etkileşimi gerektirdiğini söylüyor. Her iki eli kullanabilme becerisinin ise genellikle solaklarda olduğuna dikkat çekerek, solakların matematiksel becerilerinin daha güçlü olduğunu savunuyor. 
Araştırmaların çoğu ikinci kuramı, yani solakların matematiksel becerilerde daha başarılı olduklarını desteklemektedir. Ancak yine de konu hakkında ortaya atılan her bulgu daha fazla araştırmaya gereksinim duyulduğunu vurgulamaya devam ediyor.
ABD'de yapılan araştırmalara göre ise, solak insanlar el işleri gerektiren mesleklerde çalışabiliyorlar ve sağ elini kullanan insanlara kıyasla daha az kazanıyolar. 
Journal of Economic Perspectives Fall dergisinde yayımlanan araştırmalarda, solakların daha çok mavi yakalı işlerde görev aldığı ve dolayısıyla gelirlerinin sağ elini kullananlara kıyasla daha az oluğu ileri sürülmüştür. Solakların el işlerine daha yatkın olması, matematik ve okuma alanlarında daha az başarı göstermelerine bağlandı.
Solakların hiçbir dezavantajının olmadığını ileri süren ve araştırmalarda yer alan Goodman, sağlak ve solak insanların beyinlerindeki sinir ağlarının farklı olabileceğini savundu. Sol elini kullanan bir çok başarılı insan olduğunu söyleyen Goodman aynı zamanda solaklarda disleksi (yazıyı okuyamama) gibi hastalıkların daha fazla görüldüğünü ve matematik ile okuma konusunda sağ elini kullananlara göre daha fazla zorlandığını belirtmiştir.   

VOODOO ÖLÜMÜ NEDİR ? BİLİMSEL AÇIKLAMASI VAR MIDIR ?

Voodoo Ölümü Nedir ?

       Voodoo ölümü Haiti kültürüne aittir. Voodoo ölümü geçmişinde fizyolojik olarak hiçbir rahatsızlığı olmayan kişinin kendisine büyü yapıldığına inanmasından hemen sonra gerçekleşir. Fakat bu süreç içerisinde söz konusu olan kişi büyünün bozulacağına inandırılırsa ölüm gerçekleşmeyebilir. Bir kişinin tamamen psikolojik nedenlerden dolayı ölmesi doktorları hayrete düşürmektedir. Fakat zihnin        fizyolojik işlevler üzerindeki etkileri konuyu aydınlatmakta yol gösterici olabiliyor.

1. Kişilik özelliklerinin ölüm riski üzerine etkileri Voodoo ölümüyle yakın ilişki içerisinde. Psikolojik etmenler, psikosomatik (psikofizyolojik) hastalıkları tetikleyebiliyorlar. Yaygın psikosomatik hastalıkların arasında ise ülser, asma, kronik baş ağrıları, hipertansiyon ve koroner kalp hastalıkları geliyor.

2. Üzerine dikkat yoğunlaştırılan bir diğer konuysa "nevroz, şizofren ya da kişilik bozukluğu"na sahip hastaların sigara içme, dikkatsizce araba kullanma, sağlıksız beslenme ve alkol kullanımı gibi yüksek risk davranışlarını daha sık gösteriyor olmaları. Bizlim insanları, psikiyatri hastalarının zamansız ölüm risklerinin normal nüfusa göre daha yüksek olduğunu belirtiyor.

3. Kişilik tipleriyle koroner kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyse bir diğer nokta. Histeri, nevrotizm ve somatik şikayetler koroner hastalıkların ilk belirtileriyle büyük uyum gösteriyor. Ancak yine de kişilik özelliklerinin birinin yaşam süresini kısaltıp kısaltamayacağına dair net ve kesin bir bulgunun olmadığının altı çiziliyor.

4.  Son olaraksa kişinin stresle başa çıkma yöntemlerine değiniliyor. Üç farklı başa çıkma yöntemi sıralanıyor: Sabit, içe gerilim ve dışa gerilim. Gerilimi psikofizyolojik tepkiyle (içegerilim) yansıtan hastalar onu öfke ve şiddetle (dışa gerilim) yansıtan hastalara göre daha yüksek zamansız ölüm riski taşıyor. Bu kişiler, kaygı, iştah kaybı ve uyku düzen bozuklukları gösteriyor.

5. Sosyo-kültürel etmenlerin de ölüm zamanıyla ilişkilendirilebileceğine dair bulgular bulunuyor. Duygusal bir bağla inanç duyulan, örneğin kutsal olduğuna inanılan günler içerisinde ölüm oranları artabiliyor. Bu da bizlere Voodoo ölümünün psikolojik ve sosyal etmenlerden nasıl da etkilenebileceğini gösteriyor.

  
  Sonuç olarak, saydığımız tüm bu faktörler zihnin sağlık ve ölüm zamanı üzerine etkilerini gözler önüne seriyor. Voodoo ölümü ise, her ne kadar tartışmalı bir konu olmayı sürdürse de, bilim insanlarınca çizdiğimiz bu çerçeve içerisinde incelenmeye devam ediliyor.

SARILMAK OTİZM TEŞHİSİNDE KULLANILIR MI ??



CARNEGİE MELON Üniversitesinde yapılan çalışmalar sonucunda otizm bozukluğu olan bireyleri teşhis etmek için yeni bir beyin tarama tekniği bulunmuştur. Bu teknikte araştırmacılar biyolojik bir marker yani işaretleyici keşfetmişlerdir ve bu işaretleyicinin temeli duygu ve düşünce değişikliğinin beynin bazı bölgelerindeki sinir desenlerindeki farklılıklar ve sapmalar meydana getirmesi üzerine kurulmuştur.
    Yetişkin bir grup denek fMRI tarayıcıya yatırılarak 16 eylemi hayal etmeleri istenmiştir. Bu eylemler " Sarılmak, sevgi , ikna.. " gibi eylemlerdi. Deney sonucunda otizm bozukluğu olan bireylerde beynin bazı bölgeleri normal insanlara göre daha az aktivite göstermiştir. Araştırmacılar beyindeki desenlere bakarak bir algoritma geliştirmiş ve bu çalışmada 17si otizmli 17si otizmsiz olmak üzere 34 katılımcı yer almıştır. Deneyin sonucunda elde edilen başarı %97lik bir orana sahiptir. Hayal kurması istenen katılımcılardan normal olanlar kurdukları hayallere kendilerini de dahil ederken otizmli katılımcılar kurdukları hayallere kendilerini dahil etmeyerek bir izleyici gibi davranmışlardır. Bu da normal insanların beyinlerinde bazı merkezlerin aktifleşmesini sağlamıştır.
   Carnegie Üniverstesi'nden Marcel Just.: " Benzer yaklaşımlar diğer zihinsel hastalıkların tespiti için de kullanılabilir. Bu çalışmayla bazı zihinsel hastalıklara ve psikiyatrik bozuklukları da tespit etmek için pilot bir çalışma başlattık."diyor. 
   Cambridge Üniversitesi Otizm Araştırma Merkezi Müdürü Simo-Baron Cohen:" Sonuçlar olumlu gibi görünse bile b deneyler daha ok ve daha bağımsız yapılmalıdır. Ortam ve koşulların sonuçlar üzerinde etkili olmasını istemiyoruz. Kendi kendine bildirilen belirtiler birçok kişi için kötü tedavi sonuçlarına yol açabilir. Biz eğer temel mekanik bozuklukları açıklığa kavuşturursak daha iyi tedaviler geliştirebiliriz. Böylelikle doğru insanları da bu tedavi yöntemlerine dahil edebiliriz. Ancak bu tedavinin klinik kullanımı gibi teknikleri için hala yol kapalı.” diyor

 Gerçek Bilim

28 Aralık 2014 Pazar

TAŞ ADAM HASTALIĞI NEDİR ?



FOP HASTALIĞI NEDİR ?


      Fibrodysplasia Ossificans Progressiva’nın kısaltmasıdır ve nadir görülen bir genetik hastalıktır. Bu hastalıkta bağ doku,tendon ve kaslar zamanla kemikleşmektedir. İnsan vücudunda bulunan kemiklerin haricinde yeni bir kemik çatısı oluşmasına neden olmakta ve belli bir süre sonra bu rahatsızlığın görüldüğü insanlarda hareket yeteneğinde kısıtlanmalar görülmektedir. Bu nedenle bu hastalığın görüldüğü insanlara taş adam denmektedir.

 FOP HASTALIĞININ NEDENİ NEDİR ?
    Dünyada yaklaşık 2.500 kişide görülen bu hastalık, 2. kromozomun q (uzun) kolunun 23. ve 24. bölgelerindeki genlerdeki bir mutasyondan kaynaklanır ve böylece vücut tamir mekanizması hasar görür. Mutasyonun yaşandığı gen ise ACVR1 genidir. Bu hastalığın görüldüğü insanlarda özellikle basınç ve darbelerde kemikleşme artmaktadır. Bu yüzden bu rahatsızlığa sahip olan insanlar herhangi bir egzersizi bile yapamazlar çünkü alacakları en küçük bir darbe bile darbenin alındığı bölgede kemikleşme oluşmasına neden olur.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR ?



Saç taramak gibi en basit işlemi bile yapamayan bu insanlarda çocukluk döneminde dış görünüşte çoğu zaman herhangi bir farklılık olmamaktadır. Bazı çocukların sadece ayak baş parmağı önemli bir bulgu olur çünkü baş parmak diğer parmaklara göre biraz daha kısa olup bu parmak eklem yerlerinden hareket ettirilemez. Hastalığın başladığı yaşlar genellikle 10 olup kemikleşme fetüste olduğu gibi yukarıdan aşağı doğrudur. Bu yüzden kemikleşme ilk olarak boyun, sırt ve omuz bölgelerinde başlamaktadır.Genetik olan bu hastalığa sebep olan mutasyon gametlerde kendiliğinden meydana gelir ve bu hastalığa sahip olan bireylerin genellikle çocukları olmaz.






HASTALIĞIN GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR ?
FOP iki milyon insanda bir görülür. Bu demektir ki dünyada 2.500 insanda bu hastalık var. Şimdiye kadar sadece 363 kişi kayda geçirilmiştir. Bu 363 kişiden dokuzu Türkiye’de yaşıyor.




FOP HASTALIĞI VE GRİP VİRÜSÜ
 Grip sağlıklı inşalar için bile tehlikeli olurken FOP hastaları için ölümcül boyutta tehlikeli olabilir. Gripte çok görülen komplikasyonlar akciğer iltihapları, kaslarda ağır derecedeki hasarlar ve böbrek hastalıklarıdır. FOP hastaları özellikle çocukluk dönemlerinden itibaren göğüs kafeslerinin normal çalışmasında kısıtlama gözlenir. Bunun nedeni de anormal kemiklerin oluşmasıdır. Bundan dolayı grip ve diğer bronşiyal enfeksiyonlar FOP hastaların hayatlarını tehlikeye sokabilir. Yapılan araştırmalara göre FOP hastalarının grip olduğu dönemde kemik oluşmasının hızlandığı saptanmıştır. Bundan dolayı FOP hastaları her yıl grip aşısı olması tavsiye edilir. Aşı yapılmasına karar verildiğinde, enjeksiyon çok ince bir iğneyle deri altına yapılması gerekir. Enjeksiyon edilen bölgenin etrafı ilk 12 ile 24 saat arası iltihabi önlemek için soğuk tutulması gerekir.
FOP HASTALIĞIN TEDAVİSİ NEDİR ?
FOP hastalığının belli bir tedavisi yoktur. Oluşan kemik yapıları ameliyatlarla alınabilir fakat bu işlem kemikleşmeyi daha da hızlandırır. Tanı detaylı fiziki muayeneyi takiben tomografi, MR ve sintigrafi gibi tetkiklerle konur.Sadece ağrı, iltihap ve şişkinlik gibi şikayetlere yönelik ilaçlar kullanılmaktadır. Bu hastalığın seyri her hastada farklıdır. Bazı çocuklarda hızla gelişen bu hastalık, bazen de gayet yavaş ilerleyebilir.
 Hastalıkta bağ doku ve kaslar etkilenirken dil, kalp, diyafram kası gibi kaslar korunur ve bu bölgelerde kemikleşme gözlenmez.Kemik üretimi zaman içinde çoğaldığı için hastalık kötüye giden bir seyir izler. Hastalar belli bir süre sonra hiçbir şekilde hareket edemezler.